O yaz günü iki çocuğunu da alıp
otomobil tarihinde ilk defa uzun yol yapacak olan Bertha Benz’in iki hedefi
vardı:95 kilometre uzakta yaşayan annesini ziyaret etmek ve dünyayı değiştireceğine
inandığı şeyle tüm halkın dikkatini çekerek eşinin icadını tanıtmak.
Yolculuklarına sabahın erken
saatlerinde başlamaları gerekiyordu zira Carl otomobili kullanmasına karşı
çıkıyordu öte yandan otomobil çok yavaştı ve 95 km’lik yolu güneş batmadan
bitirmeleri gerekiyordu bunun için her dakika çok değerliydi.
Yanına iki oğlunu da alan Bertha
otomobili evden birkaç sokak öteye ittikten sonra çalıştırdı.Motor dakikada
ancak 350 devir yapabiliyordu bu yolculuğun yavaş ve at arabaları için açılmış
yollarda basit makaslı süspansiyonlarla ilerlemekte epey konforsuz olacağının
habercisiydi.
Otomobil 22 km boyunca sorunsuz
işledikten sonra motorundan dumanlar çıkarmaya başladı.Bu otomobilin su
soğutmalı olmasına rağmen radyatörü olmamasından kaynaklanıyordu.Motor bir su
kütlesinin içinde bulunuyordu ve motor çok ısındığında su buharlaşıp bitiyor,Bertha’nın
neredeyse her 20 km’de bir derelerden yada çeşmelerden su tedarik etmesi
gerekiyordu.
Yakıt ise başlı başına bir
sorundu,Carl otomobili üretirken aşırı ısınma ve ateşleme sorunlarından kaçınmak
için petrol bazlı aşırı uçucu solvent madde (ligroin) kullanmıştı ancak sorun
şuydu ki;ligroin bulmak günümüzde benzin bulmak kadar kolay değildi ve sadece
bazı eczanelerde eser miktarda ligroin’e ulaşılabiliniyordu.Bu yüzden Bertha’nın yol üstündeki her şehir ve kasabada durup yakıt araması gerekiyordu.
Gereken tüm ikmalleri yapan Bertha
yola devam etti ve bir süre sonra otomobil aniden durdu.Bunun bir açıklaması
yoktu hem yakıt vardı hem de su yeterliydi,işte o anda ilk motorun çokta komplike olmayan
yapısının yardımı ve garajda eşine yardım ederken öğrendiği bilgilerle bikaç
yeri kontrol ettikten sonra sorunu yakıt borusunda buldu,tıkalıydı.Pratik
zekası yüksek olan Bertha şapkasından çıkardığı iğneyle tıkanıklığı giderdi.
Geride kalan sorunlar bir yana Bertha’nın çözemeyeceği sorunlarda vardı bunların başında otomobilin iki
vitesli olması geliyordu.Viteslerin yetersizliğinden dik yokuşlarda bir oğlunu
direksiyona geçirerek diğer oğlunu da alıp otomobili itmesi gerekiyordu.Öte
yandan o yokuşların inişleri ayrı sıkıntıydı çünkü fren sistemi deri kaplanmış
pedaldan ibaretti yokuş aşağı inerken şiddetli fren yapması gerekiyor buda deri
frenleri aşındırıp deliyordu.Bertha çareyi uğradıkları şehirde bir ayakkabı
tamircisine fren pedallarını tekrar deri kaplatarak çözdü.
Annesinin yaşadığı şehir (Pforzheim)
görüş alanına girmeye başlamıştı.Sonunda derin bir nefes alarak rahatlamıştı ki
otomobilden aniden feci bir ses geldi.Motor gücünü arka lastiklere aktaran yay
teli kopmuştu ve gergin telin iki ucunu kavuşturup birleştirmek mümkün
değildi.Bunun üzerine Bertha jartiyerinin lastiğini yedek yay teli olarak
uydurdu ve işe yaradı.
Ancak erken çıkmasına rağmen tüm bu
sorunlar çok zaman öldürmesine neden olmuştu ve hava kararmıştı,tek sorun
otomobilde de yolda da ışık yoktu.Geceyi orda geçirmeye karar vermişlerdi ki
etraf aydınlandı,Bertha’nın geçtiği şehirlerdeki insanlar Pforzheim’a telgraf çekip Bertha’nın
geliceğini söylemişlerdi.Bunun üzerine halk Bertha ve iki oğlunu karşılamak için
yola çıkmış ve tam bu noktada ilaç gibi yetişmişlerdi.
Bertha sonraki günlerde annesini
çevre kasabalara götürdü.”atsız araba” haberi salgın gibi yayılıyor,duyanlar Bertha’nın ve otomobilin hikayesini dinlemek ve incelemek için oraya akın
ediyordu.Reklam başarılı olmuştu.
Bu müthiş yolculuk Carl Benz için
harika bir reklam olmuştu zira otomobil Bertha’nın geçtiği tüm şehirlerde merak
uyandırmış ve ciddi ilgi çekmişti.
Ancak en önemlisi bu macerada arabanın
yaşattığı sorunlardan ders alan Carl sorunları ve sorunlara neden olan
eksiklikleri gidererek Benz Victoria ve Benz Velo modellerini üretti.Her otomobilde hatalarını görmeyi bilip düzelten Carl gün geçtikçe çok daha kaliteli ve uzun ömürlü otomobilller üretmeye başlamıştı.1895 yılına geldiğinde yılda 130’dan fazla
araç satıyordu.
kemal GÜLGÜN